Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs)

Op. Dr. Gulden Ozden

Yaşamına Değer Kat.

Bize Ulaşın

0544 502 16 26
Uygulamalar

Kıl Dönmesi Nedir ? (Pilonidal Sinüs)

Tıpta Pilonidal Sinüs olarak adlandırılan kıl dönmesi, daha çok erkeklerde rastlanan bir cilt hastalığıdır. Kıl dönmesi, vücudun farklı bölgelerinde dökülen kıl ve tüylerin, deri altındaki boşluk ve gözeneklere gömülüp birikmesi sonucu meydana gelmektedir. Kıl ve tüylerin sıkışıp belirli bir yerde birikmesi ile önce kist oluşur, ardından bu bölgede birikmeye devam eden epitel doku, yağ ve deri atıkları kistin iltihaplı bir yapıya dönüşmesine sebep olur. Oluşan kistin enfekte olması, kıl dönmesi apsesi hastalığına neden olabilmektedir. Bu sebeple kıl dönmesi rahatsızlığına erken müdahale oldukça büyük önem taşımaktadır. 

Erkeklerin kıl dönmesi rahatsızlığına yakalanma oranı, kadınlara göre 3 kat daha fazladır. Kıl dönmesinin en fazla meydana geldiği yaş dilimi ise 15-25 yaş arasıdır.

Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs) Vücudun Hangi Bölgelerinde Görülür ?

Kıl dönmesinin en yaygın meydana geldiği bölgeler kalça ve kuyruk sokumu çevresidir. Bu bölge tıpta intergluteal oluk olarak adlandırılmaktadır. Kıl dönmesi hastalığı vücudun kıl ve tüylerinin olduğu her bölgede meydana gelebilir, hastalığı tetikleyen koşullardan dolayı bu bölgelerde kıl dönmesi oluşma sıklığı değişmektedir. Yüz, kasık, parmak arası ve koltuk altı bölgelerinde kıl dönmesi oluşumu mümkündür fakat pek sık rastlanan durumlar değildir.

İletişim formu
Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bize ulaşın

Sıkça Sorulan Sorular

Kıl dönmesi dökülen kıl ve tüylerin deri altında birikip sıkışması ile meydana gelen bir hastalıktır. Bu sebeple kıl dönmesine neden olan faktörler tam olarak kesin olmamakla birlikte, belirli durumlarda kıl dönmesine daha sık rastlandığı gözlemlenmektedir. Kıl dönmesi risk grupları aşağıda yer almaktadır.

  • Cinsiyetin erkek olması : Kıl dönmesi erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla meydana gelmektedir.
  • Yaş faktörü : Kıl dönmesi daha çok 15-25 yaş arası kişilerde görülmektedir. 
  • Günlük hareketin az olması
  • Masa başı, oturarak çalışan meslek gruplarında faaliyet göstermek
  • Berberlik, köpek bakıcılığı gibi kıl ve tüy ile yakın temasta bulunan meslek gruplarında yer almak
  • Aşırı kıllı vücut
  • Kişisel hijyene dikkat etmemek
  • Kılların jilet ile alınması : Kıl köklerini kalınlaştırır, kılların alım yönüne göre kılın çıkış yönünü değiştirebilir
  • Geçmişte kıl dönmesi rahatsızlığı yaşamış olmak

 

Kıl dönmesi, hastalığın başlangıcında basit bir sivilce gibi gözükebilir. Fakat bölgede biriken deri atığı, kıl, yağ gibi maddelerin giderek artması ile iltihaplı doku haline gelebilir. Kistli dokunun iltihaplanması ile birlikte ağrılı bir süreç başlaması kıl dönmesi belirtileri arasında yer almaktadır. Kıl dönmesi rahatsızlığı yaşayan kişilerde en çok gözlemlenen belirtiler aşağıda yer almaktadır.

 

  • Akıntı (başlarda beyaz, dokunun iltihaplanması ile yeşile yakın)
  • Kaşıntı
  • Ağrı
  • Yanma hissi
  • Kıl dönmesi bölgesinin apse yapması durumunda kötü koku

Kıl dönmesi teşhisi, MR, röntgen ve ultrason gibi görüntüleme cihazlarına gerek olmaksızın uzman doktorlar tarafından, muayene sonucunda yapılmaktadır. Muayene ile birlikte kıl dönmesinin kesin teşhisi mümkündür. Nadiren de olsa doktorlar kıl dönmesi şüphesi olan hastalardan, bazı testler yaptırmalarını isteyebilir.

Kıl dönmesi tedavi yöntemleri, hastalığın evrelerine göre değişmektedir. Başlangıç evresinde olan kıl dönmesi rahatsızlığının tedavisinde, genellikle ağrı kesici veya antibiyotik ilaçlar ile rahatsızlık giderilmeye çalışılır. Kıl dönmesi tedavisinde genellikle cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Uygulanan tedavide kıl dönmesi oluşmuş doku sağlam doku ile birlikte alınır. Bölgenin iyileşmesi pansuman ile aylar sürmektedir. Pansuman yerine uygulanan yara kapatma tekniklerinde ise genelde hastanın 10-15 günlük bir süre zarfında istirahat etmesi gerekmektedir. Kıl dönmesi tedavisinde cerrahi işlemlerin uygulanması kişiyi günlük hayatından bir süreliğine uzak tuttuğu için alternatif tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Günümüzde en çok uygulanan, ameliyatsız kıl dönmesi tedavi yöntemi, kristalize fenol yöntemidir. Kısaca fenol yöntemi olarak da bilinen bu yöntemde, lokal anestezi uygulanarak iltihaplı dokuya girilir, dokunun içi kıllardan temizlenir ve dokunun içerisine kristalize fenol doldurulur. Kristalize fenolün yarayı temizleme etkisi ile sinüs içleri temizlenir ve bölgede iyileşme süreci başlar. Kıl dönmesi tedavisinde uygulanan fenol yöntemi sonrasında kişi çok kısa süre içerisinde günlük hayatına geri döner, bu tedavi yönteminde istirahat şartı bulunmaz.

Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisi yöntemleri, ameliyat gerektiren yöntemlere göre işlemin daha kısa sürmesi ve iyileşme sürecinin de daha hızlı olması sebebiyle fazlasıyla tercih edilmektedir. Esasında ameliyatsız kıl dönmesi yöntemlerini iki alt gruba ayırabiliriz. Bunlardan ilki olan lazer tedavisinde, kıl dönmesi oluşan dokudaki kıl ve doku atıkları küçük bir kesi oluşturularak temizlenir, ardından sinüs girişinden lazer ucu yardımı ile deri altındaki boşluklar yakılır, böylelikle deri altında kıl dönmesi sebebiyle oluşan boşluklar kapanmış olur. Diğer yöntemde ise küçük bir kesi ile doku kıl ve doku atıklarından temizlendikten sonra, boşluklar çeşitli maddeler ile doldurulur. Bu yöntemde en sık tercih edilen fenol olduğu için, literatürde fenol yöntemi olarak yer edinmiştir. Temizlenen dokunun içi, fenol, gümüş nitrat, alkol vb ile doldurularak granülasyon (yama) doku oluşumu sağlanır. Kıl dönmesinin tekrar nüks etme oranı bu yöntem için 0-5%’tir.

Kıl dönmesi tedavisinde cerrahi yöntemlerin uygulanması oldukça yaygındır. Kıl dönmesi ameliyatlarında uygulanan farklı teknikler bulunmaktadır. Bu tekniklerin ayrıştığı nokta çoğunlukla, kıl dönmesinin meydana geldiği doku alındıktan sonra bölgeye uygulanan iyileştirme yöntemlerinin farklılığıdır. 

 

  • Flep yöntemi : Flep yöntemi, doku kaydırma tekniği olarak da bilinmektedir. Cerrahi işlem ile kıl dönmesinin oluştuğu doku alındıktan sonra, açılan boşluğa yan taraflardan doku kaydırılır. Kendi içerisinde de rotasyon flebi, limberg flep gibi çeşitlenen bu ameliyat yöntemi sonrasında kıl dönmesinin tekrar yaşanma oranı 0-3%’tür. Fakat diğer ameliyat yöntemlerine göre bir dezavantajı bulunmaktadır ; işlem sırasında doku kaydırma için daha fazla doku gerektiğinden, bu yöntemin uygulandığı ameliyatlarda kesi yeri daha geniş olmaktadır. 
  • Sekonder iyileşme yöntemi : Sinüs boşluğunun tepesi açılır ve yara kendi kendine iyileşmeye bırakılır, 1-2 ay boyunca her gün pansuman yapılması gerekmektedir. İyileşme süreci uzundur. Kıl dönmesinin nüks etme oranı 1-6%’dır. 
  • Mikro Sinüsektomi yöntemi : Minimal cerrahi yöntemidir. Bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi, işlem sırasında hastalıklı doku çevresindeki sağlıklı dokuların değil sadece hastalıklı dokunun alınmasıdır. Yaklaşık yarım saat süren mikro sinüsektomi yönteminde, kıl dönmesinin meydana geldiği bölgede küçük iğneler ile lokal anestezi yapılır, apsenin giriş ve çıkış deliklerini kapsayan, küçük bir kesi (2 cm genişlik, 1 cm uzunluk) ile hastalıklı doku etrafında bulunan zar ile birlikte çıkartılır. Ameliyat sırasında oluşan küçük kanamalar radyofrekans uygulanarak durdurulur. Oluşan yara, estetik dikişler ile kapatılır. Diğer yöntemlere göre kesinin çok küçük olması, hastaya pek çok avantaj sağlamaktadır. İşlemin yapıldığı bölge çok küçük olduğu için hem tedavi hem de iyileşme süresi diğer yöntemlere göre daha kısadır. Aynı zamanda işlem küçük bir bölgede yapıldığı için ameliyat sonrası hissedilen ağrı da az olur. Kıl dönmesinin nüks etme oranı 0-3%’tür. 
  • Primer kapama yöntemi : Çıkarılan sinüsün oluşturulduğu kesi, uç uca dikilir. Hastalığın tekrar nüks etme oranı 1-6%’dır.

Blog

Op. Dr. Gulden Ozden

Yaşamına Değer Kat.

Bize Ulaşın

0544 502 16 26
Uygulamalar

Endoskopik Uygulamalar

Ameliyatsız Uygulamalar

Genel Cerrahi Uygulamarı

Op. Dr. Gulden Ozden

Yaşamına Değer Kat.

Bize Ulaşın

0544 502 16 26
Uygulamalar

Endoskopik Uygulamalar

Ameliyatsız Uygulamalar

Genel Cerrahi Uygulamarı